SANAT VE ZANAAT AKIMI

İnsanların kentlerde yoğunlaşmasına yol açan endüstrileşme, ikizi olan kentleşmeyi yarattı. Bunların sonucu toplum, politikası, ekonomisi ve kültürel yaşamı ile önemli değişikliklere uğradı.

 Onsekizinci yüzyıldan beri ivme kazanan endüstrileşme ve kentleşme ikiz olgusunun, toplum ve çevre üzerinde önemli olumsuz etkileri gelişti:
 - Emeğin bölünmesi ve emekçininbir makinanın dişlisi» durumuna gelerek öneminin indirgenmesi; - Kentlerde yüksek düzeyde kirlenme ve kalabalıklaşma;
 - Her türlü eşyada ve mimaride geçmiş stillerin taklit edildiği / yozlaştırıldığı ucuz zevksiz nesnelerin makina ile seri olarak üretilerek toplumda bilinçsizce tüketiminin yaygınlaşması 19. yüzyıl ortalarında açıkça belirginleşen, hem toplumsal ilerici, hem de muhafazakar düşünürler için mutsuzluk kaynağı olan etkilerdi.

 Ondokuzuncu yüzyıl ortalarında İngiltere’de gelişen bir yenilenme hareketi olarak «Sanat ve Zanaat Akımı», modern mimarlık ve tasarımın etik ilkelerini belirlemiş olması bakımından önemlidir. Bu yenilenme hareketinin arkasında A.W.N.Pugin ve John Ruskin’in düşünceleri ile bu düşünceleri sürdüren «Sanat ve Zanaat Akımı»nın kurucusu William Morris ve birlikte olduğu sanatçı, tasarımcı ve mimarlar vardı. Muhafazakar bir İngiliz mimar ve düşünürü olan Augustus Welby Northmore Pugin (1812-1852), ilerici toplumsal düşünürlerle benzer biçimde, içinde yaşadığı bu zamanı eleştirmekteydi. «İyi mimarlığın» ancak «iyi toplum» tarafından üretilebileceğine inanmaktaydı. Düşüncesinin kaynakları Ortaçağ’ın değerleri ve mimarisiydi. O çağdaki insan topluluğunun günlük yaşantısının uyumlu ve ahenkli olduğunu düşünmekteydi.

Ruskin, Rönesans sonrası usta mimarların doğaya ve doğru olana yeterince dikkat etmemelerini eleştirmekteydi. Gotik Stili’ni, strüktürel doğruluğu ve zamanının erdemi ve ruhu ile bütünleşik olan sembolizmi nedeniyle, mimarlığın başarılmış en üst biçimi olarak görmekteydi.

Ruskin, kendisine yakın bulduğu “ Rafael-Öncesi” sanattan yana olan bir grup sanatçıyı («Pre-Raphaelites») (*) manen ve parasal olarak destekledi. Bu sanatçılar, klasik karşıtı, romantik ve içtenlikli bir sanat için, Rönesans ile başlayan Klasizm’in geleneksel alışılmış kurallarını yadsıyan bir grup (7 kişi) ressamdı. 

Kuruluş ilkeleri: 
 1. İfade edilecek özgün fikirlere sahip olmak.
 2. Nasıl ifade edileceğini anlamak için doğayı dikkatlice incelemek.
 3. Geçmişin sanatındaki doğru, ciddi ve kalben duyulmuş olan ile gönüldeş olurken, alışılagelmişi / basmakalıbı, gösterişi / hava atmayı ve ezbere öğrenilmişi yadsımak.
 4. Ve bütün bunlardan en vazgeçilemeyeni, tümüyle iyi resim ve yontu üretmek.

Bir başka kitap, Christopher Dresser’dan “Language of Ornament” başlıklı olandır. Botanik incelemeler ve Batı dışı kültürlerin incelenmesi yoluyla bir tasarım dilinin yaratılması amaçlanmıştır. Kitap, anlamsız ve genel geçer yerleşik ve sıradan sembollerden kaçınılması uyarısını yapmaktadır. Bezemenin duyguları ve düşünceleri ifade etmekteki işlevsel gücü vurgulanmaktadır. Soyut sanatsal ögelerin (örneğin, çizgi, biçim, renk) psikolojik olarak etki yaratma gücünün önemi üzerinde durulmaktadır.

Dresser’a göre: Endüstriyel kitlesel üretim güzel nesnelere rağbeti sağlamalıdır. Çevre herkesin refahını ve mutluluğunu etkiler. Bu nedenle, sanat, kişilerin ekonomik statülerinden bağımsız olarak dünya genelinde ulaşılabilir olmalıdır. «Paha, ürünleri ihtiyacı olanların ulaşabilirliğinden alıkoymamalıdır.» 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Avrupa’da Gotik, Rönesans ve Barok Mimarileri

RUSYA KONSTRÜKTİVİZM VE ALMANYA DA BAUHAUS

MİMARİDE ORANTI VE ÖLÇEK